Batı, MS. 330 yılında yapılan İznik toplantısından
sonra Hristiyan inancını, Roma İmparatorluğunun resmi dini olarak kabul edildi.
Hristiyan kelimesi Hz. İsa'nın Yunanca ismi olan
"Hiristo"dan üretilmiş bir kelimedir.
Hz. İsa, bir Yahudi idi.
Hatta bir Haham idi.
Hz. İsa, Süleyman Tapınağında Kudüs halkına "Siz,
Hz. Musa'nın on emrinden oluşan kurallarına uymuyorsunuz. Hatta altın ve gümüşü
Rabbin önüne koyuyorsunuz" diye uyarıyor, Yahudileri Hz. Musa'nın yoluna
davet ediyordu.
Hz. İsa'nın 12 Havarisi de Yahudi idi.
Hristiyan inancını evrensel hale getiren bizim
Tarsus'lu Paulus idi.
Hristiyan inancının kutsal kitap olan İncil'i
okursanız, Tarsuslu Paulus'un Anadolu'daki toplumlara yazdığı mektupları
görebilirsiniz.
Anadolu'yu yurt edinen Türk milletinin İslam dinini
kabul etmesi, Avrupa'yı çılgına çevirmiş, tüm Haçlı seferleri Anadolu üzerinden
Kudüs ve çevresine yapılmıştır.
Tüm bu yaşananlar bin yıl önce yaşanmasına rağmen, bu
olaylar Batının hafızasında her pazar günü kiliselerde inatla
tazelenmektedir...
Batı, Rönesans'ı yani aydınlanma sürecini yaşamasına
rağmen Hristiyan inançlarından, hatta öfkesinden bir adım geri atmamıştır.
Akıl çağına "Sekülerizm" yani Laik düzen,
aslında Hristiyan inancına hoş görü gösterirken, İslam inancına adeta kırmızı
kart göstermeyi tercih etmektedir.
Bu yaklaşıma "İslamifobi" yani İslam
düşmanlığı, denmektedir.
Batı bir türlü İslam inancına sıcak bakmamaktadır.
Hatta Batı, Müslümanlığı, din olarak kabul
etmemektedir.
Bu yaklaşım da Batı ile Türkiye arasındaki büyük
uçurumu oluşturmaktadır.
21. Asra ulaşan insanlık hâlâ "Senin inancın
sana, benim inancım da bana" noktasına gelememiştir.
En eğitimli insanlar bile bu noktaya her
yaklaşıldığında "Sen geçmişte bana şunu söyledin, şunu yaptım" diye
eski yaraları kaşıyıp kanatmaktan geri durmuyor.
Bugün gelinen nokta budur.
Bu girdaptan çıkmak birbirimize tahammül etmekten
geçiyor.
Sayıları çok az olan bazı aileler de, Batı ile Türkiye
arasındaki farklılıkları ve tarihi olayları kullanarak dünyamızın rahat etmesine
bir türlü izin vermiyorlar.
Bu inatlaşma ve "İlla benim inancım daha
doğrudur" yaklaşımı dünyamızı bir sona doğru hızla yaklaştırıyor.
Bilinen insanlık tarihi aşağı yukarı 12 bin yıl ile
sınırlı.
Modern insanın yüz bin yıldır bu dünyada var olduğunu
ilim insanları iddia ediyorlar.
Eğer bu gerçek ise, insanoğlu demek ki, daha önce
kendisini ve dünyayı büyük ölçüde yok etmiş, demektir.
Zaten, kutsal kitapları dikkatlice okuyunca bu türlü
felaketlerin izlerini görmek mümkün oluyor.
Buna rağmen akıllanmıyoruz ve birbirimizin kuyusunu
kazıyoruz.
İnsan bu...
İnsandan her şey beklenir...