"En güzel, en verimli
yıllarını "Oku" emri üzerinde geçiren çocuklarımız, gençlerimiz okumanın
hakkını verdikleri zaman üzerlerindeki bütün yüklerden kurtulmalı,
hafiflemelidir. Eğer okumak her sene üzerlerine binen bir yük hâlini alıyorsa
bunun altında ezilirler."
"Okumaktan mana ne?" diyor
Koca Yunus. Düşünüyoruz okumaktan mana ne diye? Aslında insan olarak cümle
kapısının eşiğinden geçmek için okumak ilk şart. Anlamak, idrak etmek,
algılamak, bilgilenmek ve düşünmek. Düşünmekten sonrası ise insana yaşadığı
alem içerisindeki yerini bulmak, tamamlamak, tamamlanmak aşamalarından geçiyor.
Okumak düşünceden öte karar iradesine götürmeli insanı.
Okumak anlamakla birlikte
aydınlanmayı da sağlıyor. Aydınlanma insan için karanlıktan kurtulmak yani
cehaletten kurtulmak manasına da geliyor. Mağaradan alemlere açılan insan.
Okumak sadece benliği değil ötesini insanları, diğer canlıları, hayatı da
benliğin içine alma iradesini sağlıyor. Yüce kitabımızın ilk ayetindeki "Oku!"
emriyle insan olarak yaratılmamızın hakikatine de ermiş oluyoruz.
Okumaktan mana ne, diye
sorularımıza cevap aradığımızca aklın, düşünmenin, bilginin insanı nasıl
tamamladığını da cevaplamış oluyoruz. Etten kemikten öte insanın bu alemde olma
hâli bile milyonlarca sorunun cevabını bulmayı gerektiriyor. O zaman bu deryada
bize ait damlanın hakkınca arayışlarımız hükmünü bulacak.
Her paylaşımında belleğime
derin sorgulamalar yaptıran ve yepyeni yollar keşfettiren Salihan Malhun
hanımefendi bugünkü paylaşımında, "Anlamak; secdedir!" demiş. Anlamak,
secdedir. Anlamanın en önemli aşaması okuduğunu anlamaktır. Okuduğunu
anlayabilen insan idrak eder, fark eder. İşte o zaman hayret etmenin farkına
varır. Düşündükçe hamdım, piştim, oldum merhalelerinin hakkını vererek geçer. Anlamak,
secdedir; yani teslim olmaktır. Olgunlaşmanın ötesi üretmek, paylaşmak,
paylaştıkça çoğalmaktır.
Eğitim-öğretim çemberinde
evladımız yüzlerce bilgi ile donanırken anlama aşamasını kaydedemediği hiçbir
bilgiye sahip olamaz. Sadece okur ve yazar. Bilginin hamallığını yapar. Oysa
bilgi hayret etmektir, düşünmek, sorgulamak ve bilgiye hak ettiği yeri
vermektir. Okuduğunu anlamaksa çare okumanın hakkını vermek gerekir.
En güzel, en verimli
yıllarını "Oku" emri üzerinde geçiren çocuklarımız, gençlerimiz okumanın
hakkını verdikleri zaman üzerlerindeki bütün yüklerden kurtulmalı,
hafiflemelidir. Eğer okumak her sene üzerlerine binen bir yük hâlini alıyorsa
bunun altında ezilirler.
Anlamak secdedir
dediğimizde evladımıza gösterdiğimiz yol sadece kendinin belirleyeceği,
aydınlanacağı yol olmalıdır. Benden ötesi bize, bizden ötesi insanlığa
ulaşmalıdır. Gözlerinde insancın ışığı olan aydınlanmış gençler bu ışığı sadece
okuyarak kazanabilirler. Okumak onlara fazladan birkaç soru çözdürmek, daha çok
puan kazandırmak hatta yorum gücünü arttırmak gibi onları her daim cüce kılacak
hedefler koymamalıdır.
Okumak onları aşkla
sarmalı, okudukça zenginleştiklerini, güçlendiklerini fark ettirebilmelidir.
İnsanın aleme bakan gözleri yüzlerce pencere açtırabilmeli, yüzlerce cümle
kapısından geçirebilmelidir. Okumak insanı her şeyden azade kılan, mahlukatın
en güzeli ve şereflisi yapan hayretin başlangıcı sanatla tamamlamalıdır.
Okumanın kazandırdığı incelik ve zevk farkındalığı okurunu medeni kılar.
Medeniyet okumuşların aydınlık dünyasına kapılarını açar.
Okumak ihtiyaçtır,
gereksinimdir. Bu gereksinimi hissedemezsek yokluğunun da farkına varamayız. Ve
varlığımız yokluğun yoksunluğunda kalır. Halbuki okudukça yokluğun farkına
varırız ve okuma işte o zaman en büyük aşka dönüşür.