"MSKÜ
Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Çiçek ve yakın eşrafını ilgilendiren kadro
çatışmaları ile ilgili yazınızı okudum. Günümüzde gerçekleri dürüstlük ile
aktaran ve dile getirebilen insanların olması umut verici. İlgili yazınızdan
ötürü öncelikle sizi tebrik ederim." diyen bir e-posta aldım. Tebrik
edilmemi gerektiren bir durum yok... Bir 'Kent Yazarı' olarak işimi
yapıyorum. Asıl ben üniversitedeki yanlışların üstünü örtmeyenleri tebrik
ederim...
E-posta
sahibi "Rektör Prof. Dr. Hüseyin Çiçek'in yönetimi ile ilgili söylenecek
çok daha vahim mevzular var aslında. Ben de bu mevzulardan birkaçını
bilgilerinize sunmak isterim." diye devam etmiş.
Memleket
sever, bilime inanan hocalarımızın verdiği bilgilerle 4 Nisan 2022 de
kaleme aldığım "MSKÜ Mühendislik Fakültesi Ayakta..." başlıklı yazım 9
bin 199 kişi tarafından okundu. En çok okunan yazım oldu. Demek ki sadece Mühendislik
Fakültesi değil, üniversite ayaktaymış...
xx xx
xx
O
yazımda Rektöre yakınlığı ile bilinen, üniversitenin 'medyatik ismi'
MSKÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Su Kaynakları Ana Bilim Dalı Başkanı Doç.
Dr. Ceyhun Özçelik'in 'profesör' olmak istediğini, ama bölümün
hocalarının ayağa kalktığını, üniversitede örgütlü sendikalara kadar büyük
tepki oluştuğunu kaleme almıştım.
E-postada
bu konuda "Önceki yazınıza konu olan kişiye 25.04.2022 tarihli ilan ile
kadro vermedi. Fakat bu adı geçen fakültenin tepkisi ile uzaktan yakından
ilgili değildir. Neyin hakkaniyetli olduğu ile de alakalı değildir. Rektör
Çiçek sadece yaklaşan rektörlük atamasında koltuğunu sağlama alma çekincesinde
olduğu için ve sizin yazınız ile ortaya çıkabilecek tepkilerden çekindiği için
o şahsın kadrosunu 'ertelemiştir'." ifadesine yer verilmiş.
Ben
sanmıyorum, ama sayın Çiçek beklediği gibi 'rektör' olarak atandıktan sonra
sayın Özçelik'in 'profesörlük' kadrosunu verir olur biter... Bizde bu yazıları
yazdığımızla kalırız!
Ben
yine de 25.04.2022 tarihli ilana baktım, 56 akademik kadro
açılmış, içinde Tıp Fakültesi 1 Profesör, Hukuk Fakültesi 1
Profesör, Spor Bilimleri Fakültesi 2 Profesör olmak üzere toplam 4
profesör alınacağını gördüm. Mühendislik Fakültesi için profesör
kadrosu açılmamıştı...
Ama
Prof. Dr. Hüseyin Çiçek e-postadaki iddialara bakılırsa Ceyhun Özçelik
için öteden beri "... özlük hakları dahilinde bu kadroyu alması hakkıdır"
diyormuş. Bilmiyoruz, belki de demiştir, ama anlaşılan o "hak"
ertelenmiş...
xx xx
xx
Peki
Temmuz ayında yapılacak atamalarda Prof. Dr. Çiçek bir kere daha
atanır mı?
Evet
veya hayır diyemiyorum. İlk atamasında kimsenin kendisini beklemiyordu. Adı
geçenlerin arasında adı geçmiyor, üniversitede bile pek tanıyanı ve Rektörlük
başvurusu yaptığını bilen de yoktu...! Atanınca şaşırmış mıdır onu da
bilmiyoruz, ama bu sefer atanmazsa şaşırabilir.
Temmuz'da
yapılacak atamalar için başvurmuş olabilir mi derseniz, üniversitede son
zamanlarda artan ve çeşitlenen etkinlikler ile basında yer alma çabalarına
bakılırsa başvurmuş olmalıdır...
Atanırsa
da Ceyhun Özçelik'in "hakkını" verecektir...
E-postada
yazılanlara bakılırsa asıl tartışılması gereken de Rektör Prof. Dr. Hüseyin
Çiçek'in yakın çevresinde bulunan kişilerin 'özlük hakkına sahip
olmasıymış'... Bunda garip olan bir şey yok. Ama Rektörün
yakınında olmayan öğretim üyelerinin özlük haklarının tartışılıyor olması garip
karşılanabilir.
Bana
asıl garip gelen ise YÖK tarafından yıllar önce 'doçentlik'
unvanı verilen onlarca öğretim üyesine üniversitemizde hala 'kadro' verilmemiş
olması oldu. Kim bekletiyor bu insanları, rektör mü? Üniversitemizde sadece
rektöre yakın kişilerin mi özlük hakkı ve kadro imkanı vardır?
Ne
diyelim şimdi? "Devlet tarafından akademik olarak başarılı bulunup
'doçentlik' belgesi verilen mağdur durumundaki bunca kişinin kadrosunun
verilmemesi Rektör Prof. Dr. Hüseyin Çiçek adaletidir" desek olur mu?
Merak
edenler 25.04.2022 tarihinde ilan edilen kadroların https://www.mu.edu.tr/tr/duyuru/ogretim-uyesi-alim-ilani-55916 linkini tıklayıp görebilirler...
xx xx
xx
Rektör
Prof. Dr. Hüseyin Çiçek tarafından ilan edilen kadroların kişiye özel çıkması da
ayrı bir etik tartışması olacak gibi görünüyor... Çünkü e-postada "Kadroların
kimlere çıkacağı isim isim sayılabilir" denmiş. İddia olduğu için
detaya girmek istemiyorum.
Ancak
o ilan edilen kadrolardan bir tanesi özellikle göze çarpmakta. Bu kadro
doçentlik unvanını 2 ay önce almış bir kişiye nasip olmuş. Eğer doğruysa
yıllardan beri kadro bekleyen ve özlük hakları hiçe sayılan onlarca doçent
öğretim üyesi bulunan bir üniversitede daha 2 aydır Doçent Unvanına sahip bir
öğretim üyesine kadro verilmesinin mantığı ve hakkaniyeti var mıdır
bilemiyorum. Siz söyleyin...
E-postaya
göre maalesef bu durum 25.04.2022 tarihinde ilan edilen listedeki tek bir
örnekmiş.
Bu
arada yukarıdaki kadro ilanına ait doküman incelediğinde garip bir madde ile de
karşılaşılıyor. Orada "İdare uygun gördüğü takdirde ilanın her aşaması
iptal edilebilir." diye yazıyor...!
Rektör
Prof. Dr. Hüseyin Çiçek acaba bu maddeyi oraya neden koymuş olabilir?
Rektör
Çiçek o maddeyi ilana "olası yanlışlara tepki gelmesi durumunda bir kurtuluş"
olarak koymuş olabilir mi?
xx xx
xx
E-postaya
bakılırsa üniversitemizde Rektör Prof. Dr. Hüseyin Çiçek öğretim üyeleri
üzerinde inanılmaz bir bir "proje baskısı" kurmuş gibi görünüyor.
Çünkü Rektör Çiçek her konuşmasında Muğla'daki yegane
üniversiteyi bir 'özel şirket' gibi yönettiğini belirtmekte ve bununla
övünmekteymiş! İlginç...
Bu
durum ilk bakışta araştırma kalitesi için olumlu görünüyor olabilir. Ancak
sayın rektörün yönettiği kurum kendi iş yeri bir şirket değil, bir eğitim
kurumu üniversitedir...
Bu
uygulama ileride olumsuzluklara neden olabilir. Çünkü e-postaya bakılırsa
öğretim üyeleri ve araştırmacıların bütçeleri neredeyse sıfırlanmış...!
Rektör
Prof. Dr. Çiçek imzalı 'Bilimsel Araştırma Projeleri' ve BAP
kararları bunun en güzel örneği olarak gösteriliyor;
"Gündem
Maddesi 3: Alt yapı projelerine ilişkin değişiklik...
Karar 3: 4 Nisan 2022 tarihinden itibaren Alt Yapı
Projelerinin desteklenmemesine oy birliğiyle karar verilmiştir.
xx xx
xx
Görüldüğü
ve anlaşılacağı gibi, Rektör Prof. Dr. Hüseyin Çiçek yönetimi 'laboratuvar
alt yapılarına bütçe ayırmamaktadır'... Öğretim üyelerinin derslerde
kullandıkları çoğu basit sarf ve laboratuvar malzemelerini öğrenciler kendi
ceplerinden mi karşılamaktadırlar? Bu durumda araştırma yapmayı bir kenara
bırakın eğitim faaliyetlerinde bile öğretim üyeleri yalnız bırakılmış olmuyor
mu?
Soru
çok. İşte birkaç tane daha:
Laboratuvarlara
yatırım yapmadığı iddia edilen üniversite yönetimi kampüs alanı içinde çukurlar
açıp hafriyat alanları yaratmak için nasıl bütçe ayırabiliyor acaba?
Rektör
Prof. Dr. Çiçek'in proje baskısı devam ederken, Üniversitemiz Araştırma
Merkezi'nde bulunan ve normal koşullarda araştırmalar için zaruri ekipmanların
bakım ve onarımları bütçe olmaması gerekçesi ile yeterli bir şekilde
yapılamamakta mıdır? Bazıları bozuk\atıl bir şekilde sadece yer işgal etmekte
midir?
Bunlar
da e-postadan çıkan sorular... Sorulması gereken asıl soru ise şudur;
Tartışmalı
kadro dağılımı, yeterli olmayan alt yapılar ve Rektör Çiçek'in sadece "Çok
proje üretiyoruz" diyebilmesi için uygulanan baskılar ile Muğla yararına
bir katkı sunulabilir mi ?
---------------------------------
GÜNÜN
SÖZÜ; 103 sene önce nasıl ayak bastıysa, hala titretiyor...
SÜLEYMAN DEMİREL; Özal ile araları bozuk oldukları
sıra toplantıya girerler. Çıkışta gazeteciler "Sayın Demirel, sayın Özal'ın
elini sıkmışsınız doğru mu?" diye sorulur. O da yanıtlarken, "Ya neresini
sıkacaktık?" DEMİŞTİ...
ÇİVİ
TÜİK'te
enflasyon hesabı yapan Daire Başkanı "görevden affını" istemiş.
Arkadaşım da "Doğrudur. Yalan söylemek te yorar insanı"
dedi.
Beni
Bi Gülmek Aldı:)))