Yıl 1936.
Muğla ilinin hemen önündeki 12 ada
Faşist İtalya'nın egemenliğinde bulunuyor.
12 adayı İtalyanlar 1912 yılında bizden
almışlardı.
Hatta İtalyanlar 1919 yılında Muğla'ya
kadar gelmişler Muğla'yı işgal etmişlerdi.
İtalyanlar, 1920 yılında da sessiz
sedasız Muğla'yı terk edip, 12 Ada'ya çekilmişlerdi.
1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti
kurulduğunda Mussolini İtalyası, hâlâ 12 Ada'yı elinde tutuyor ve tekrar
güney--batı Anadolu hayalleri kuruyordu.
Bu neden ile Muğla'da 1945'lere kadar
askeri bir tümen bulunuyordu.
Çocukluğumun 29 Ekim bayramlarında Türk
askerinin Cumhuriyet meydanından geçişlerini hatırlarım.
Hatta kadana atlarının çektiği büyük top
arabalarını hiç unutamam.
Muğla'daki askeriyede görev yapan genç
bir teğmen dedem Fehmi ustaya bir çizme yaptırır.
Genç teğmen görevli olarak İstanbul'daki
bir merasime katılır.
Genç teğmenin giydiği çizme,
Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün dikkatini çeker.
Mustafa Kemal Paşa merasimden sonra genç
teğmeni yanına çağırtır ve çizmeyi kime yaptırdığını sorar.
Genç teğmen "Komutanım, bu çizmeyi
Muğlalı Fehmi ustaya yaptırdım " diye cevap verir.
Bu cevap üzerine Mustafa Kemal Paşa,
" Sana çizme kalıplarımı versem, bana da bir çizme yapar mı? " diye
sorar.
Genç teğmen, "Emriniz olur
komutanım " diye Atamızın çizme kalıplarını alır ve Muğla'ya döner.
Hemen Fehmi ustanın Saatli Kule
altındaki dükkanına gider ve "Fehmi usta Mustafa Kemal Paşa, bana diktiğin
çizmeleri çok beğendi, kendisi de böyle bir çizme istiyor. Kalıplarını
gönderdi, göster marifetini paşamıza güzel bir çizme yap " der.
Dedem Fehmi usta, " Komutanım,
kalıpla güzel çizme yapılmaz. Ben sık sık İstanbul'a malzeme almak için
gidiyorum. Yakında da yine malzeme almak için İstanbul'a gideceğim. Saraya
uğrar ölçülerini alırım ve Atamıza layık güzel bir çizme yaparım, sen
meraklanma " der.
Bu genç teğmenin adı Cemal
Madanoğlu'dur.
Dedem Fehmi usta ertesi gün İstanbul'a
hareket eder, bir gün sonra da Sirkeci'deki bir otele yerleşir, ertesi sabah da
Dolmabahçe Sarayının büyük kapısı önündedir.
Kapıda bekleyen nöbetçi askerler, dedemi
ciddiye almazlar.
Dedem, " Arkadaşım, siz içeriye
Muğlalı Fehmi usta geldi diye bir haber salın, sorumluluk almayın" der.
Askerler içeriye haber salarlar, biraz
sonra Sarayın kapıları açılır ve Fehmi usta, Mustafa Kemal Paşanın
huzurundadır.
Dedem, Atamızı saygı ile selâmlarından
sonra " Efendim, kalıplarınızı göndermişsiniz, ama kalıptan iyi çizme
yapılamaz. Bir iş için İstanbul'a gelmiştim. Bu vesile ile çizme ölçülerinizi
kendim alayım diye, sizi rahatsız ettim, özür dilerim" der.
Fehmi ustanın samimiyeti Atatürk'ün
hoşuna gitmiştir.
Dedem Mustafa Kemal Paşanın çizme
ölçülerini alır ve saygı ile huzurdan çekilirken "Cumhurbaşkanım 15 gün
sonra yine malzeme almak için İstanbul'a geleceğim, o zaman çizmenizi de
getiririm" diyerek saraydan ayrılır.
Muğla'ya döner ve aldığı ölçülere göre
Atamızın çizmesini yapar.
15 gün sonra Fehmi usta Dolmabahçe
Sarayının tekrar büyük yapısı önündedir.
Nöbetçiler bu sefer dedemi tanırlar,
içeriye hemen haber verirler ve dedem tekrar Atatürk'ün huzurundadır.
Atatürk, çizmeleri giyer, çok beğenir,
ustaya teşekkür eder ve " Fehmi usta borcum nedir? " diye sorar.
Fehmi usta " Paşam ne borcu, biz
size borçluyuz. Bizi, ülkemizi düşmanlardan kurtardınız. Ben sizden hiç bir
ücret alamam " der.
Atatürk bu cevap üzerine duygulanır, ama
yine de ısrar eder.
Dedem ücret almama konusunda direnir ve
izin isteyerek huzurdan ayrılır.
Kendisini çok huzurlu ve mutlu
hissetmektedir.
Oteline döner sabahleyin İzmir'e dönmek
üzere hazırlık yapmaya başlar.
Dinlenmek için yatağına girmek üzere
iken kapısı çalınır.
Hayırdır, diye düşünür ve kim acaba,
diye kapıyı açar.
Karsısında iki kurmay subay durmaktadır.
Dedem " Hayırdır, komutanlar
?" diye sorunca, komutanlar " Fehmi usta, Mustafa Kemal Paşa size bu
hediyeyi gönderdi " diye cevap verirler.
Dedem teşekkür eder, komutanlar da
" iyi geceler " deyip, otelden ayrılırlar.
Dedem Saraydan gönderilen paketi acar ve
içinden iki takım elbiselik İngiliz kumaşı çıkar.
Dedem, Muğla'ya dönünce bu kumaşlardan
iki takım elbise yaptırır ve uzun zaman bu elbiseleri giyer..
Hem Atamızın hem de dedemin ruhları şad
olsun.