İnsan, doğası gereği her zaman kendini haklı ve kusursuz görme eğilimindedir.Bunun doğal sonucu olarak da gerçekte sahip olduğu özellikleri,alışkanlıklarını, duygu ve davranışlarını doğru değerlendirme konusundayetersizdir. Buna bir de insanın kendisiyle ilgili bilincinin zayıflığı veunutkanlığı eklendiği zaman doğru değerlendirmeler yapması, yani kendinibilmesi daha da zorlaşıyor.
Hayatın koşuşturması içinde bir şeyleriunutabiliyoruz. Kendini unutan, haddini aşan, dolayısıyla da insana ve doğayaözensiz davranan insan; zaman içerisinde maruz kaldığı bazı olumsuzluklar,aldığı tenkitler ve yaralar ile kendine geliyor.
Bu anlamda hayatta iki şey insanahaddini bildiriyor: İlişkiler ve kayıplar...
Fethiye'de görev yaptığım yıllarda birhafta sonu köye gitmiştim. Necat Hoca da misafirimiz olarak köye geldi. Kiraz ağacınınaltında babam ve Necat Hoca ile birlikte çay içip muhabbet ediyorduk. Bir süresonra yaya olarak gelen biri, aracının lastiği patladığı için yolda kaldığınısöyleyerek babamdan yardım istedi. Biraz araştırma sonunda elinde çıkma birlastikle gelen babam, " Bunu bulabildim.Bu sizi Fethiye'ye ulaştırır ." diyerek otomobil lastiğini uzattı.
Babamın verdiği lastiği alan yolcu, " Ne yapalım amca, denize düşen yılana sarılır ."deyiverdi.
Bu söz üzerine bir hışımla yerindenkalkan Necat Hoca, " Ne diyorsun sen?Beğenmiyorsan alma kardeşim. Arabasının ayağındaki lastiği mi söküp versin sanaadam? Seni lastikçiye ulaştıracak kadar yardımcı olan adamdan daha neistiyorsun? Ne demek, denize düşen yılana sarılır? " diye çıkışınca ortambuz kesti.
Sürücü bir taraftan Necat Hoca'yı nedenkızdırdığını anlamaya çalışırken diğer taraftan da açıklama yapmayaçalışıyordu. Ama her ikisini de başaramadı. Lastiği alarak teşekkür etmeyi bileunutmuş halde yola düştü.
Aslında burada bir deyimin hatalıkullanımı; duygu ve düşüncesini yanlış sözlerle ifade etme durumu sözkonusuydu. Yolda kalan vatandaş, " Bunaşükür... En azından beni şehre ulaştırır. Çok teşekkür ederim ." demekyerine " Denize düşen, yılana sarılır ."deyivermişti.
İnsan ilişkilerinde, özellikle dekurumsal ilişkilerde yapılan usul ve davranış hataları ile yanlış hitap vekonuşmalar; canımızı sıkan bir tenkit olarak hemen karşımıza çıkabiliyor.Özellikle iş hayatımızdaki ast-üst ilişkilerinde yapılan hataların telafisi zorolduğundan çoğu kez karşıdan seken mermi bizi yaralıyor.
Sosyal ve kurumsal ilişkilerimizdemeramımızı doğru cümleler, deyimler ve atasözleri kullanarak anlatmak; görgü venezaketle ifade edebilmek çok önemli. Aksi durumda " kaş yaparken göz çıkarma " ihtimali yüksek.
Diğer taraftan iş hayatında yapıpettiklerimizin, söylediklerimizin ve yazdıklarımızın doğru bilgiye dayanmasıçok önemli. Aksi durumda kısa süre sonra doğrular acı yüzüyle karşımızadikiliyor ve bize haddimizi bildiriyor.
DoğanCüceloğlu, kendini bilmeyi; " bireyinkendisiyle, düşünce ve duygularıyla ilişki kurması, kendinde olup biten duyguve düşünce ile ilgili süreçlerde bir anlayışa kavuşması ..." olarak tarifediyor. Onun içindir ki, birileri bize haddimizi bildirmeden, kendimizi vehaddimizi bilmekte fayda var.
Uyarılmadan, tenkit edilmeden, bir yaraalmadan " bilmek " lazım.Uygulaya"bilmek" için "bilmek" lazım.
Kendinibilmek için; ş ahsiyetgelişimini sağlamak, görgü ve nezaket kurallarını bilmek, muhataba hitabı vekelamı (sözlerin anlamını) bilmek, özbilinç ve özgüven sahibi olmak, otokontrolmekanizmasını işletebilmek, olaylara empatik bakabilmek, sosyal sermayeyigeliştirmek, iç iletişimi güçlendirmek gerekiyor.
Kendini bilen; yerini, sınırlarını,imkanlarını, haklarını, sorumluluklarını da biliyor. Kısaca haddini biliyor.Kendini bilen; nerede nasıl davranması gerektiğini, kiminle nasıl konuşmasıgerektiğini, nerede nasıl giyinmesi gerektiğini biliyor.
Geleneğimizdeahlak; edep ve had bilmek olarak tarif edilir. Atalarımız çocuklarını eğitirkenbunu ne güzel ifade ederlermiş: " İslam'ınşartı beştir. Kelime-i şahadet, savm-salat, hac-zekât; altıncısı da büyük-küçükhaddin bilmek ."
14.04.2021
Yorum yazarak Hamle Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Hamle Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Hamle Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Hamle Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Hamle Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Hamle Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Hamle Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Hamle Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.