Muğla'nın
Datça ilçesindeki Kargı Koyu'nun özelleştirilerek imara açılmasına Datça
Demokrasi Platformu Kent Savunması üyeleri tepki gösterdi.
Muhittin
Direk
Konuyla
ilgili olarak Datça Demokrasi Platformu Kent Savunması üyeleri Datça'da bir
basın açıklaması düzenlediler.
Açıklamaya
Muğla Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili Burak Erbay, Datça Belediye Başkanı
Gürsel Uçar, İlçe Başkanı Aytaç Kurt, çok sayıda siyasi temsilci, sivil toplum
kuruluşları ve vatandaşlar katıldı.
Grup
adına açıklamayı Datça Demokrasi Platformu Kent Savunması Temsilcisi Melda Omay yaptı. Omay açıklamasında, "6 Nisan'da
Resmi Gazete'de yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Kararı ile Datça'nın en güzel
noktalarından biri olan Kargı Koyu'ndaki kamuya ait 128 dönümlük arazinin otel
ve otopark yapılması için Özelleştirme İdaresi'ne devredildiğini öğrendik. Anlıyoruz
ki; büyük sermaye grupları ve onların hizmetinde olan iktidar gözünü bu defa
Kargı koyuna dikmiş. Türkiye'nin bir çok yerinde olduğu gibi toplumsal fayda ve
ekolojik denge gözetilmeden, konunun uzmanlarının ve bölgede yaşan insanların
görüşü alınmadan verilen bu kararın başka hiçbir mantığı yok. Bir gecede, bir
kişinin imzasıyla alınan böylesi bir kararın, ne içeriği ne de yöntemi
açısından kabul edilmesi mümkün değil.
Bugün eşsiz denizi ve doğal güzellikleri ile ünlü Kargı Koyu, aynı zamanda 2000
yıllık Antik Karya Yolu'nun olduğu güzergahta yer alıyor. Antik Çağ'dan bu yana
"yarımadaların en güzeli" olarak ifade edilen Datça'nın doğal, tarihi
ve kültürel zenginliklerinin, rant uğruna yağmalanmasını, betona kurban edilmesini
istemiyoruz. Elbette bu saldırı ne Türkiye'nin geneli, ne de Datça için yeni
değil. Plansız ve ranta dayalı yapılaşma ile bir inşaat cehennemine dönen
Datça'ya yönelik benzer saldırılar yıllardır olduğu gibi bugün de sürüyor.
Gebekum olarak da bilinen Kızlanaltı Güllük Mevkii kıyı alanının kiralanması,
Alavara başta olmak üzere bir çok doğal sit alanının statüsünün düşürülmesi,
Datça'nın içinde yer aldığı Aydın-Muğla Bütünleşik Kıyı Alanları Planı'nın
kabul edilmesi, Muğla-Denizli Çevre Düzeni'nde yapılan hukuksuz değişiklikler
bu saldırıların örnekleri. Bizler bu saldırılara karşı bugüne kadar direndik ve
bundan sonra da direnmeye devam edeceğiz. Sadece insanların değil, canlı cansız
tüm varlıkların müşterek alanları olan kıyılar ve diğer doğal varlıkların
ticari meta haline getirilerek talan edilmesini bugüne kadar kabul etmedik ve
bundan sonra da etmeyeceğiz. Bizler yaşam alanlarımızı ve bulunduğumuz bölgenin
ekolojik dengesini bu saldırılara karşı savunmaktan vazgeçmeyeceğiz. Ancak
toplumsal faydayı değil, yalnızca sermayenin karlılığını gözeten bu düzenin
yarattığı ekolojik krizin küresel düzeyde insanlığı ve genel olarak dünya
üzerindeki canlı yaşamını tehdit ettiği bir dönemde bu mücadelenin yalnızca
Datça ile ilgili olmadığını da çok iyi biliyoruz. Datça'yı savunmak insanlığın
geleceğini ve doğal yaşamı savunmanın bir parçasıdır. Kazdağları'nı, Kuzey
Ormanları'nı, Salda Gölü'nü, Hevsel Bahçeleri'ni, Yırca Köyü'nü, Kanal
projesiyle bir yıkımla karşı karşıya olan İstanbul'u, HES'lerle yok edilen
dereleri savunduğumuz gibi, Kargı Koyu'nu da hep birlikte savunmak zorundayız.
Kargı koyuna yönelik kararın duyulmasının ardından, sosyal medyada ortaya çıkan
muazzam tepki çok sayıda insanın da bu gerçekliğin farkında olduğunu gösterdi. Bugün
Datça'da yaşayan farklı kesimlerden ve anlayışlardan insanlar olarak bu
sorumlulukla ve ortak kaygıyla yaşadığımız kenti savunmak için bir araya
geldik. Mücadelemizi Kargı Koyu'nun özelleştirilerek yağmalanmasına neden
olacak bu karar iptal edilene kadar sürdüreceğiz. Önümüzdeki dönemde imza
kampanyası, hukuksal girişimler, sosyal medya kampanyaları, sokak eylemleri ve
etkinliklerle bu direnişi büyüteceğiz. Aç gözlü şirketlerin Datça'yı
yağmalamalarına, doğal yaşamı yok etmelerine izin vermeyeceğiz" dedi.