Aylık dergi Diyanet, Mayıs 2000, sayı 113'te, sayın
başkan M. Nuri Yılmaz'ın başyazısı ile birlikte, 19 Mayıs'a ve Milli
Mücadelemize dair çok güzel incelemelerle donatılmış. Fetih ve Fâtih konusu da
dergide önemli bir bölüm kaplıyor.
Hepsini bulup okumalısınız.
Ancak, bu yazıdan maksadım: Din Eğitim Dairesi Başkanı
Sayın Şükrü Öztürk'ün 20 sayfaya yakın ilgi çekici bir araştırmasıdır. "TC
Dönemin Din Eğitimini Düzenleyen Yasalar ve Kurumlar" adlı uzun bir makale
bu.
Din, Kur'an eğitimi, dinsiz bir milletin var
olamayacağını önemli delillerle anlatan bu yazının en mühim özelliği ise (Bazı
Atatürkçü (!) geçinenlere ibret) Atatürk'ün ilk-orta-yüksekokullar ve din
konusunda söylediği önemli vecizelerdir
G.M. Kemal'in sözlerine ait kaynaklar. (10-13)
numaralarla, bahsettiğimiz dergide gösterilmiştir.
Bir milleti millet yapan değerler vardır. O milletin
geleceğini güven altına alabilmesi bu değerlere verdiği önemi ve bu değerlerin
gelecek kuşaklara en iyi şekilde aktarılmasına bağlıdır. Söz- konusu değerlerin
en önemlilerinden birisi de hiç şüphesiz ki dindir. Din, bir fert ve toplum
gerçeğidir. Tarih ve sos yal bilimler, bu gerçeği ispatlamıştır.
Din, bir fert ve toplum gerçeği olarak ortaya çıkınca,
ister örgün eğitimde ol sun, isterse yaygın eğitimde olsun, din eğitim ve
öğretimi önem kazanmaktadır. Fert ve toplumun problemlerine akılcı çözümler
getirmek gerekir. Gelişmiş ve sosyal devlet olmanın gereği de budur.
Eğer devlet
bu problemlere çareler bulmaz, fert ve toplumun dinden kaynaklanan ihtiyaçlarım
karşılamazsa, fert, dolayısıyla toplum bu
ihtiyaçlarını illegal yollardan karşılama çarelerini arar ve bulur. Biz istesek
de, istemesek de bu böyle olur. Nitekim yakın tarihimizde ve günümüzde bu
tespitimizi haklı çıkaran birçok gelişmelerin olduğunu burada yazmaya gerek
duymuyorum. Çünkü Konu ile İlgilenen herkes nelerin olduğunu çok iyi
bilmektedir.
Laik devlet, dinlere karşı tarafsızdır. Ancak bu
tarafsızlık dine karşı olmak ve ilgisiz kalmak anlamına gelmemelidir.
Cumhuriyetimizin Kurucusu Atatürk;
a) Dinin toplum için ne kadar önemli olduğunu; "Din
gerekli bir kurumdur. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur!" (10)
b) Milletimizin dindar olması ve dinini asliyetine uygun
olarak öğrenmesi gerektiğini, "Türk milleti daha dindar olmalıdır, yani
bütün sadeliğiyle dindar olmalıdır demek istiyorum". (11)
c) Dinin nereden ve nasıl öğrenileceğini. "Elbette
her fert dinini, diyanetini öğrenecek bir yere muhtaçtır. Orası da
mekteptir". (12)
d) Milletimizin özelliklerini belirtmek ve din duygusu
insanların gönüllerin den, yasaklama, dayatma, baskı altına alma ve zorlama ile
sökülemeceğini "Milletimiz, din ve dil gibi kuvvetli iki fazilete
maliktir. Bu faziletleri hiçbir kuvvet, milletimizin, kalp ve vicdanından çekip
alamamıştır ve alamaz." (13) sözleri ile ifade etmişlerdir.
Bütün bu gerçekler göstermektedir ki, din insanın
yaratılışı ile ilgilidir. İnsanı, kendi isteği dışında dinden zorla
uzaklaştırmak mümkün değildir. Din doğru öğrenilirse huzur ve mutluluğun, asli
yetine uygun öğretilmezse, birileri tarafından istismar ediliyor bu sefer de
bölünmelerin ve kavgaların sebebi olur. O halde yapılacak iş, insanlık tarihi
boyunca bu konuda elde edilen tecrübeler ile ilmi araştırmaların ışığında ön
yargılardan uzak olarak fert ve toplum için vazgeçilmez bir müessese olan dinin
öğretilmesi için her türlü kolaylık gösterilecek, uygun zemin ve şartlar
hazırlanacaktır.