500 yıl önce Rodos ve on iki ada Osmanlı Devletinin
mülkiyetine geçmişti.
Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u fetih ettikten sonra
doğu Akdeniz'de korsanlığın merkezi olan Rodos Adasını Osmanlı sınırları içine
katmak istemiş, ama bunu başaramamıştı.
Torunu Kanuni Sultan Süleyman dedesinin başaramadığı
bir işi bitirmek istiyordu.
Rodos St Şövalyeleri İstanbul ile Doğu Akdeniz
arasında yani, Mısır ve Suriye arasındaki deniz ticaretini korsanlık yaparak
engelliyor ve baltalıyorlardı.
Kanunu Sultan Süleyman 100 bin askerden oluşan ordusu
ile 16 Haziran 1522 Pazartesi günü İstanbul'dan Üsküdar'a geçerek Rodos
seferine başladı.
Sultan Süleyman'ın ordusuna 400 gemiden oluşan
muhteşem bir donanma da eşlik ediyordu.
Sultan Süleyman, ordusu ile İznik, Kütahya, Denizli,
Dalama, Çine, Yatağan, Muğla ve Gökova üzerinden geçen bir güzergâhı takip
ederek 41 gün sonra Marmaris'e ulaştı.
400 gemiden oluşan donanma da Marmaris'e ulaşmıştı.
Sultan Süleyman, 43. gün sonra da Marmaris Ordugâh
denen mahalden donanması ile Rodos'a geçti.
Rodos Adası, zamanın en iyi askerlerinden olan St Jahn
Şövalyeleri Hospitanlar tarafından korunuyor idi.
Rodos'un fethi, 26 Temmuz 1522 günü başladı ve 5 ay
sonra 22 Aralık 1522 günü sona erdi.
Rodos'un fethi 50 bin şehidimize mal olmuştu.
Böylece, Rodos'ta 216 yıl süren St Jahn Şövalyeleri
yönetimi sona ermiş oluyordu.
Rodos Şövalyeleri Kudüs'ten kovalandıktan sonra Kıbrıs
adasına yerleşmişlerdi.
Kıbrıs adasından da ayrılarak 1300 yıllarının başında
Rodos'a gelmiş ve yerleşmişlerdi.
Rodos Şövalyeleri, Rodos adasının hemen karşısında
olan Datça Yarımadasını da egemenliğine almışlardı.
On iki adadan birisi olan Sömbeki (Simi) Adası hemen
Datça'nın karşısında bulunuyordu.
Bodrum Yarım Adası, Rodos Şövalyelerin elinde olan
İstanköy (Cos) adasının karşısında bulunduğu için Bodrum'da Rodos
Şövalyelerinin elinde idi.
Rodos Şövalyeleri, yenilince ve Rodos fetih edilince,
Rodos Şövalyeleri canları ve malları bağışlanmak şartı ile on gün içinde Rodos
Adası ile on iki adayı terk etmeyi kabul ettiler.
Rodos Şövalyeleri önce Girit adasına sonra da
Vatikan'ın izni ile Malta adasına göç ettiler ve Malta adasına yerleştiler.
Bugün Malta adasında yaşayanlar Rodos Şövalyelerinin
torunlarıdır...
Rodos ve on iki ada Rodos Şövalyelerinden alınmıştı,
Yunanistan ile bir ilgisi yoktu.
M.Ö. 150 yılından M.S. 1822 yılına kadar dünyada
Yunanistan diye bir ülke yoktu.
Rodos teslim olunca, o zamanlar Rodos Şövalyelerinin
yönetiminde ve güdümünde olan Bodrum Yarım Adası ile Datça Yarım Adası da doğal
olarak Osmanlı mülkiyetine geçmiş oluyordu.
Rodos ve 12 ada ve karşılarındaki Datça ve Bodrum
Yarım Adasında yaşayan insanlar 1912 yılına kadar Osmanlı toprağı olarak huzur
içinde yaşadılar...
Bu tarihi olayda Muğla için önemli olan detay, Sultan
Süleyman'ın Muğla topraklarında bıraktığı izlerdir.
Bu yıl Sultan Süleyman'ın Muğla'da bıraktığı izlerin
500. yıl dönümüdür.
Sultan Süleyman Rodos seferi sırasında kurduğu
otağlarından birisini Yatağan Bozüyük köyünde kurdu.
Nedeni de, bu köyümüzde Pınarbaşı olarak bilinen su
kaynağı yani gözesi bulunması idi.
Muğla'nın su fakiri olan bölgelerinde ordunun su
ihtiyacını karşılamak için Menteşe ile Gökova arasında onlarca sarnıç
yapılmıştır.
Akçapınar köyünde azmak üzerinde ordunun geçmesi için
köprü yapılmıştır.
Yine, Taşhan olarak bilinen yerde bir konaklama binası
yapılmıştır.
Sultan Süleyman'ın emri ile Marmaris kalesi inşa
edilmiştir.
Her ne kadar bugün kale önündeki binalar tarihi kaleyi
boğuyor ise, kale hâlâ tüm ihtişamı ile günümüze ulaşmıştır.
Bu vesile ile Asiye büyük annemden çocukluğumda
duyduğum küçük bir hikayeyi de burada okurlarımla paylaşmak istiyorum.
Sultan Süleyman, Muğla'dan (Menteşe) geçer iken,
karşılayanlara Muğla'yı gösterip, bu şehrin adı ne ?" diye sorunca,
"Kara Muğla" demişler.
Biraz ilerleyince yeşil yaylayı görmüş, burası neresi,
diye sormuş, "Karabağlar" demişler.
Yanından geçtiğimiz dağın adı ne diye sorunca da
"Karadağ" demişler.
Sultan dayanamamış, "Desenize karaların arasında
kaldık" diye espri yapmış.
Bu yıl Sultan Süleyman'ın Muğla'ya gelişinin, Rodos
Adası fethinin ve Muğla ilinin incileri olan Bodrum Yarım Adası ile Datça Yarım
Adalarının Osmanlı toprağı oluşunun 500. yıl dönümüdür.
Bu vesile ile Rodos Fatihi Kanuni Sultan Selim'in
depoda bekletilen heykelinin Marmaris, Bodrum veya Muğla'da kaidesine konmasını
diliyorum.
Atalarımızdan bize miras kalan bu güzel ve kıymetli
yıl dönümünü bayram tadında özellikle kutlamalıyız.
Hatta, öyle kutlamalıyız ki, atalarımıza kötü gözle
bakanlar utansınlar.
Bu konuda bir belgesel de yapmalıyız.
Dünya, acizlikle, tevazuyu karıştıranların dünyası
oldu.
Yetti artık.