Su,
yaşam kaynağımızdır. Canlılar için zorunlu bir ihtiyaç olan su, yakın zamana
kadar önemi fazlaca bilinmeyen bir şeydi.
Ancak,
özellikle küresel ısınma ile beraber yaşanan iklim değişiklikleri, yağış
rejimindeki düzensizlikler ve dolayısı ile de yağış miktarlarının eskiye oranla
ciddi şekilde azalması ve özellikle şehirleşme ile beraber yaşanan su sıkıntısı
gerek bizlerin ve gerekse kurumların suyu önemsemesine neden oldu. Gelecek
hafta ülkemizde ilk kez Sayın Cumhurbaşkanımız himayelerinde 1. Su Şurası
toplanacak.
Birleşmiş
Milletler raporuna göre dünyada çok ciddi oranda bir nüfus sağlıklı içme suyuna
erişim sıkıntısı çekmektedir. Esasen, dinimizde ve kültürümüzde su hayrı önemli
bir yer teşkil etmektedir. Geçmişte atalarımızın suya ilişkin birçok yatırımına
halen şahit olmaktayız. Ancak, günümüzde özellikle Afrika ülkelerinde yaşanan
su sıkıntısı sebebi ile ülkemizde birçok sivil toplum örgütü Afrika'da sağlıklı
içme suyu kuyusu kazmak için uğraş vermektedir.
Son
yıllarda ilimizdeki yağış rejimi sebebi ile Muğlalılar da, Muğla'ya dair
anılarını anlatırlarken "Bizim çocukluğumuzda Muğla'ya günlerce hiç durmadan
yağmur yağardı" şeklinde anlatmaya başladılar.
Artık,
üç büyük şehir olan İstanbul, Ankara ve İzmir'deki barajların doluluk oranı ana
haber bültenlerinin konusunu oluşturmaktadır.
Geçmişte
her belediyenin ya da muhtarlığın kendi yetki ve sorumluluğunda olan içme suyu,
bugün devletçe bütüncül olarak ele alınır olmuştur. Ankara, DSİ Genel Müdürlüğü
kanalı ile Türkiye'deki yetki alanı kapsamındaki sular ile ilgili çalışma
yaparken, büyükşehir belediyeleri de, bünyelerinde kurdukları genel müdürlükler
ile yetkileri kapsamında sularla ilgili çalışmalar yapmaktadırlar.
Özellikle
03 Kasım 2002'den sonra gerek ülke genelinde ve gerekse ilimizde suya önemli
yatırımlar yapıldı. Muğla'da başta Ak Köprü Barajı olmak üzere birçok baraj
faaliyete geçti. Bu barajların bir kısmı içme suyu ihtiyacını da karşılarken,
bu barajlarla önemli bir tarım toprağı da suyla buluşturuldu.
Bunun
yanında Türkiye'deki su sıkıntılarının en büyük sebeplerinden birisi de içme
suyuna zamanında gerekli olan yatırımların yapılmamasıdır. Zamanında yeterli ve
gerekli yatırımların yapılmaması şebekelerde ciddi su kaçaklarına sebebiyet
vermektedir. Türkiye'de şebekelerdeki kaçak oranının %40-50'lilerde olduğu
tespiti yapılmaktadır ki, bu gerçekten korkunç bir durumdur. Zira, bu hem boşa
giden su, hem boşa giden emek, hem de boşa giden para demektir.
Maalesef
bugün Muğla/Menteşe'de de Muğla Belediyesi'nce zamanında içme suyuna yapılmayan
yatırımların sıkıntısı yaşanmaktadır. Oysa, bir belediyenin en önemli görevi
zamanında gerekli yatırımı yapmasıdır.
Ak
Parti Hükümeti siyasi ayrım yapmaksızın gerek Bodrum'un ve gerekse Milas'ın
içme suyu sorunu için gerekli yatırımları yapmıştır. Bugün bu iki ilçemiz için
yakın zamanda içme suyu sorunu gözükmemektedir.
Bunun
yanında, Muğla Menteşe'yi de içine alan Sandras İçme Suyu Projesi ise start
almış olup bu projede Türkiye'nin içme suyuna ilişkin en büyük projelerinden
birisidir.
Kısacası,
su hayatsa; hayatımıza sahip çıkalım.