Sandras
dağlarındaki su kaynaklarıyla ilgili ilk bilgiler 2001 yılında geldi üniversite
yönetimine. Uzak görüşlü kurucu rektörümüz Prof.
Dr. Ethem Ruhi Fığlalı, fırsatı kaçırmadı ve bütün çevre gücünü kullanarak
yaklaşık 1 yıl içinde, 54 km uzaklıkta o suyu üniversitemize getirdi. Yol
üstündeki birkaç köye de su verildi. 2002'de kampüse ulaşan su, üniversite
merkez kampüsüne bereket oldu; kalite oldu. 54 km uzaktan gelmesine rağmen
"kaynak suyu" özelliğinde olan suyumuz, 18 seneden beri merkez kampüse yetiyor.
İnşallah daha uzun yıllar yeter.
2002'de o suyun
gelmesine bir tarih düşmüştüm ve bunu Tören Alanı'ndaki klasik Osmanlı
geleneğindeki çeşmeye nakşetmiştik. O şiir şöyle idi:
Çıktı âhlar hep susuzluktan göğe feryâd gibi
Etti gayret deldi dağlar Fığlalı Ferhâd gibi
Sandıras'tan kampüse dek çalışıldı su için
Geldi iki bin ikide suyumuz imdâd gibi
Sandras suyu
getirilirken, belediye ile iş birliği yoluna gidilmek istenmiş ama bu iş
birliği gerçekleşmemişti. Şimdi Sandras zirvelerindeki kaynak suları Muğla'ya
getiriliyor.
Ziya Ercan, 16 Ocak 2021 günü sosyal medya
paylaşımında Sandras suyunun Muğla'ya getirileceği müjdesini verdi. Kaç zamandır bu konuyla uğraşıldığını
biliyordum ama alınan mesafeden haberimiz olmamıştı. 15 Ocak 2021 günü
yayınlanan resmi Gazete'de "2021 Yılı Yatırım Programının Kabulü ve
Uygulanmasına Dair 3428 Sayılı Karar" ile Sandras suyu projesinin hayata
geçmesi için ilk adım atılmış oldu.
Ziya Ercan'ın
verdiği bilgiye göre konu Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a anlatılmış ve kabul görmüş. Tarım ve Orman
Bakanı Bekir Pakdemirli ile Naci Ağbal (O zaman Cumhurbaşkanlığı
Strateji ve Bütçe Başkanı)'ın da projeyle yakından ilgilenmesi sonucu proje 661 Milyon 250 Bin TL'lik bütçe ile
2021 yatırım planına alınmış.
Proje komplike
bir proje. Sadece su isale hattından ibaret değil. 91.850 metre isale hattı,
12.300 metre tünel, 3 depo, 1 arıtma tesisi, 1 baraj ve maslak (akış hızı kesme
yalakları) yapılarından oluşuyormuş. Göründüğü kadarıyla gerçekten çok büyük
bir proje. Projenin hedefi Muğla'ya 2050'yekadar yetecek su taşımak. İnşallah
hızla hayata geçer de insanımız kaynak suyu kalitesinde bir suya kavuşur.
Nitelikli suya kavuşmak güzel bir şey elbette; ama
benim bu projede gerçekleştirilmesini istediğim bir "yan ürün" daha var:
elektrik üretmek.
Şaşırmayın!...
Bin metreyi aşan
yükseklikten kendi cazibesiyle akan suyun sistemi patlatmaması için belirli
aralıklarla hızının düşürülmesi gerekir. O maslaklar (sistem içi su
yalakları/havuzları da hızı kesmek için yapılır. 2002'de üniversiteye su
getirilirken, akış hızı konuşulduğunda da bu teklifi yapmıştım ama geç
kalmışım. Şimdi henüz projenin kabulü aşamasındayız. Projeye elektrik üretme
türbinleri ilavesiyle elektrik üretilmesi mümkün gibi geliyor bana. Hemen diyeceksiniz
ki "Hocam edebiyatçısın; ne anlarsın bu işlerden?"
Doğru!...
Bu işin teknik
yönü, projeyi hesap ve uygulama yönünden hiç anlamam ama şunu biliyorum ki,
barajlardan elde edilen elektrik de suyun akış hızının türbinlerden
geçirilmesiyle elde ediliyor. Bunun için fizikçi olmaya gerek yok; hayatı
yoğunluklu olarak algılayabiliyorsanız, olguyu da anlarsınız.
Teklif benden,
yapmak devletten!...
Suyun debisi ve
gücü. Bunun türbinlerden geçirilmesi. Türbinlerde oluşan elektriğin iletilmesi.
Bütün bunların sisteme entegresi nasıl olur? Bunu çözmek de erbabının işi.
Benim değil!... Her şeyi bana yaptırmayın daa!... Hani Temel demiş ya
"Komutanım bu ordunun tek askeri pen muyum?" diye. Erbabı askerler de devreye
girerse yeni bir enerji kaynağımız olur. Belki de dünyada ilk örnek olur.