Türkiye'de
03 Kasım 2002 tarihindeki Ak Parti iktidarı ile birlikte yeni bir sayfa açıldı.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, "Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi
olmayacak" dedi ve öyle oldu.
O
tarihe kadar topluma bazı şeyler inandırılmış ve hatta bu yanlışların yanlış
olduğunu düşünenlerin de düşüncelerini anlatmalarına, izah etmelerine imkan
verilmemişti. Şöyle ki, 1980 ve 1990'lı yıllarda üniversite öğrencilerinin
türbanlı olarak okula girmelerini engelleyen uygulamalar sırasında bu
uygulamaları, anayasal haklar, bireysel hak ve özgürlükler, eğitim hakkı gibi
haklar yönünden okuyanlar ve bu açılardan da bir hak ihlali olduğunu
söyleyenler toplumda linç edilmeye çalışılırken birçok kişi de uygulamayı
savunmuştur.
Çocuklarını
asker ocaklarına gönderen annelerin yemin törenleri sırasında çocuklarına kışla
dışından hüzünlü ve mahzun bakışları da o tarihte birçok kişi tarafından normal
ve olağan karşılanmıştır.
Oysa,
bugün sadece öğrenciler değil asker ve polis dahil tüm kamu personeli rahatça
eğitim ve çalışma hayatlarına devam etmektedirler. Asker anneleri de
çocuklarının yemin törenlerini rahatça izleyebilmektedirler. Kat sayı
uygulaması ise birçok gencin hayatını olumsuz etkilemiş ve Ak Parti hükümetleri
döneminde ise kaldırılmıştır.
Kısacası,
Ak Parti döneminde birçok uygulamaya bireysel hak ve özgürlükler açısından
bakılmıştır.
İşte
bu sebeple de yıllarca yanlış olan, ama bu yanlışın doğru olduğunu söyleyen
kesimler 03 Kasım 2002'den itibaren Ak Parti hükümetlerini yıpratmak amacı ile
birçok yola başvurmuşlardır.
2006
yılında Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi Ana Muhalefet Partisi önderliğinde
irtica üzerinden başlatılan kampanyalara asker ve yargının da dahil olması ile
Ak Parti kapatma davasına muhatap olmuştur.
Parti
kapatma davasının sonuçlanmasını takiben de bu kesimlerin parti ve hükümete
yönelik bakış açıları hiç değişmemiş ve her seferinde hükümeti yıpratmak için
toplumsal algı üzerinden toplumsal hareketler oluşturmak adına mücadele
etmişlerdir.
İşte
bu noktada Gezi Parkında ağaç kesileceği iddiası ile başlatılan kışkırtma,
toplumsal bir hareket oluşturmuş ve günlerce sürmüştür. Bu eylemler sırasında
ülke maddi ve manevi olarak zarar görmüş olup oluşan maddi zararın boyutu ise
tahminlerin ötesindedir. Çevre ve ağaç üzerinden başlatılan bu hareket de
Cumhurbaşkanımızın dik duruşu ile sona ermiştir. Gezi olaylarında eylemcilerin
talepler ise üçüncü köprü ve yeni havalimanının yapılmaması idi.
Ak
Parti hükümetleri bu ülkeye en çok ağaç diken ve en çok yeşil alan kazandıran
hükümetlerdir. Ancak, bazı çevrelerin özellikle çevre ve ağaç üzerinden
yaptıkları/yapmaya çalıştıkları algı hiç değişmedi.
Türkiye
son yirmi yılda çok önemli ekonomik kazanımlar sağladı ve sağlamaya devam
etmektedir. Dünyada yön verilen değil dünyaya yön veren bir ülke durumundadır.
İstanbul yeni havalimanı da bu bağlamda yapılmış ve bir çekim noktası olmuştur.
Havalimanı gerek yolcu ve gerek ise uçak sayısı bakımından rekorlar
kırmaktadır. Geçmişte hizmet vermiş Atatürk havalimanı ise millet bahçesi
olarak planlanmıştır.
Ancak,
dün ağaç kesildi diye eylem yapanlar bugün ise ağaç dikiliyor diye eylem
yapmaktadırlar. Çünkü, mesele dün ağaç değildi, bugün de değil.