Şehrin dokusunu oluşturan unsurları birbirinden asla ayrı düşünemeyiz. Evler, sokaklar, meydanlar, mahalleler, camiler, parklar, pazarlar, iş yerleri, bitkiler, sinemalar, okullar. Elbette ki hepsinin başında insanlar!... Bir şehrin şahsiyetini ve kültürel dokusunu anlamak için bunları ve bunlara ek olarak pek çok şeyi bilmek gerekir. Hikâyeler, türküler, masallar, efsaneler, maniler ise sözlü dokunun ana hatlarıdır. Hepsini tabiat merkezli birleştirdiğinizde "o şehir" çıkar karşınıza. Tıpkı Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "Beş Şehir"indeki gibi şehirler. O yüzden şehrin okumuş-yazmış çocukları, şehre şahsiyet ve karakter veren hususlarda uyanık ve dikkatli olmalıdırlar.
KURŞUNLU CAMİİ
RESTORASYONU
Muğla'da
son günlerde iki konu konuşuluyor. Biri Kurşunlu Camii'nin restorasyonu ve
çevre düzenlemesi; diğeri Zeybek Sineması'nın kapanması.
Önce
cami konusuna girelim.
Caminin
yanındaki meydan, bahanesi ne olursa olsun, o kadar yüksek yapılmamalı; kotu
cami hizasına düşürülmeliydi. Oradan dere geçmesi bahane olamaz. Teknoloji o
der sorununu halledecek kadar ilerledi.
Neyse..
Bu konuyu yazmıştık; tekrara düşmeyelim.
Bugün
sizlere Kurşunlu Camii'nin restorasyonunda söz edeceğim.
Geçenlerde
korka korka camiin içine girdim ve yetkili Osman
Alişiroğlu ile konuştum. Baştan söyleyeyim; Osman bey ile konuşunca
korkumun yersiz olduğunu anladım.
Kurşunlu
camii 1490'larda yapılmış. O yıllarda o kadar geniş bir zeminin yalıtımı ancak
kurşunla yapılabildiğinden kubbe kurşunla kaplanmış. Ana dolu insanı da o kadar
büyük zeminin kuruşunla kaplanmasını ilk defa gördüğünden camiye o adı
vermiştir. (Anadolu'da başka yerlerde de var "Kurşunlu camii) Yaklaşık 530
yıllık bir cami. Pek çok tadilat ve tamirat görmüş. Son cemaat yeri eklemesi
1900'de olmuş. Son cemaat yerinin alnındaki tuğra Abdülhamid'in tuğrası.
Bu
cami, iç süslemeleriyle bilinir. Klasik dönem süslemeleriyle ilgili bugüne
ulaşan bilgi yok maalesef. İç mekân süslemesinin 19. Yüzyılda yapıldığını
söyleyebiliriz. Çünkü batı resmi
tarzındaki manzara ve kalyon çizimleri, bize 19. Yüzyılda batıdan gelmişti.
Caminin köşelerinin kubbe ile birleştiği yerlerdeki bu manzara resimleri, Birgi Çakır Ağa Konağı ve Datça Mehmet Ali Ağa Konağı'ndaki
resimlerle aynı resim anlayışının ürünü.
Korkumuz,
bu tezyinatın (süslemelerin) yok olmasıydı. Daha önceleri yapılan
restorasyonda, pek çok tezyinatın kurtarılamadığı açıkça görülüyor;
barok-rokoko süslemelerin de aslına uygun olmayan bir şekilde elden geçirildiği
anlaşılıyordu.
Mevcudun
korunması da bir kazanç olacağı için, yapılmakta olan restorasyondan korkarak
gitmiştim camiye ama korktuğumuz başımıza gelmeyecekmiş meğer. Tezyinat işleri
için Marmara ve Hacı Bayram üniversitelerinden yetkili bir ekiple
çalışılıyormuş. İnşallah tez zamanda restorasyon biter de o güzellik tekrar
ibadete hazır olur.
Lafı
bitirmeden söyleyeyim. Restorasyon esnasında dış duvar dibinden 70 santim
toprak ve beton atılarak caminin gerçek zeminine ulaşılmış. Tabii böyle
yapılınca da zemin havalandırma menfezleri ortaya çıkarak caminin rutubet
kokması engellenmiş olacak. Alaşımlı duvar tekniği ile pek yükseltilmeden
yapılan duvar da yöre mimarisine uyumlu olmuş.
ZEYBEK SİNEMASI
KAPANMASIN
1994'te
geldiğimde 2 sinema vardı Muğla'da: Zeybek Sineması ve Belediye Sineması.
Belediye Sineması yandı ve maalesef yerine çok katlı otopark yapıldı. Keşke
sinema özelliği korunsaydı ve üzerine alış veriş merkezi yapılsaydı.
Zeybek
Sineması direndi ve bu günlere kadar açık kaldı.
Ne
Zihni Derin'deki sinemalar direnebildi; ne Eski Garaj'ın oradaki sinemalar!..
Şimdi de Rüya AVM'deki sinemalar sallantıda.
Son
açılan 3 sinema Muğla karakteriyle bir türlü özdeşleşememişti ama Zeybek
Sineması özdeşleşmişti. Orada birkaç kuşağın hatırası vardı. Bu yönüyle şehrin
hafızası ve karakter yapısına katkıda bulunan bir işletmeydi. Pek çok filmi
orada seyretmek benim de hoşuma giderdi. Erol
Kutlay beyin ve diğer personelin insaniyetinin de katkısı vardı bu
tercihlerde elbet.
Ne
yazık ki 2020 Mart ayından beri yaşanan pandemi süreci ilk vurgununu Zeybek
Sineması'na yaptı. Bunda internet sinemacılığının da etkisi vardır elbette. Ne
yazık ki Muğla, bir kültürel eksilmeyle karşı karşıya. Pek çok Anadolu şehri bu
acıyı yaşadı. Keşke Muğla, bu acının yaşanmaması için tedbirler alsa.