Nurettin Topçu, "eğitim" yerine "maarif" kelimesini kullanır,
çünkü ona göre bir milletin ruhunu yapan maariftir. Millet demek, milletin
maarifi demektir. Topçu, "maarif" kelimesiyle bilgiye irfan boyutu katan bir
eğitim anlayışını kast etmektedir.
Bilgiye irfan boyutu kazandırmak ise toplumun tarihinin,
inancının, kültürünün aktarımı ile mümkündür. Toplumun esas köklerine
bağlanması ve bu köklerinden beslenmesi ile mümkündür. Geleceğini arayan
toplumun geçmişine, değerlerine, geleneklerine, inançlarına ve onu bugüne
taşıyan köklerine sahip çıkmasıyla mümkündür.
Topçu'ya göre maarifin (eğitimin) temel unsuru ise muallimdir.
Yani öğretmendir.
Topçu'ya
göre; "Muallim, gençlere bilmediklerini öğreten bir nakledici değildir. Bu iş
kitabın işidir. . Her şeyden evvel muallim, hayatımızın sahibi olmaktan ziyade
sanatkârıdır. Kullanıcısı değil, yapıcısıdır. Seyircisi değil, aktörüdür. O, en
doğru, en güzel hayat örneğini yapar, hazırlar, bize sunar; biz yaşarız. .
Muallimlik sevgi işidir, ruh sevgisidir. Ruhun ulvî olan isteklerine nefsinden
her şeyi feda eden sevginin, ferdi ulaştırdığı örnek insan mertebesidir."
Öğretmen
sadece bilgi aktaran değil, bilgiyi hazmetmiş ve hayatına aksettirmiş canlı bir
örnektir. Öğretmen, rol modeldir; hayatın anlamını ve ideal halini sunabilen
kişidir.
Öğretmen
sadece bilgiyi değil; içinde yaşadığı toplumun tarihini, değerlerini,
geleneklerini, inançlarını da yaşatan ve aktaran kişidir.
Muğla'nın
değerli öğretmenlerinden biri de İsmail Zorba. O, meslek hayatı demini aldıkça
enerjisi, üretkenliği artan bir muallim.
Bir
sanatkâr edasıyla, bir usta sorumluluğuyla öğrencilerinin işlenmesi, hayata
hazırlanması, tamamlanması için çabalayan fedakâr bir öğretmen. Yetiştirdiği
öğrencileriyle, ders dışında yaptığı
okul etkinlikleriyle ülkemizin fikrî ve
ahlâkî mukadderatına etki eden bir muallim.
İçinde
yaşadığı topluma, etrafında olup bitenlere seyirci kalmayan bir duyarlı
öğretmen. Anlatan, yazan, üreten ve ürettiklerini bize sunan bir sanatkâr
öğretmen. Nurettin Topçu'nun ifadesiyle "kullanıcı değil, yapıcı" bir öğretmen.
İyi
ki böyle öğretmenlerimiz var.
İsmail
Zorba, otuz bir yıldır aynı heyecanı taşıyan bir öğretmen. Yaklaşık yirmi beş
yıldır Hamle Gazetesi başta olmak üzere birçok gazete ve dergide düzenli olarak
yazıyor.
İsmail
Zorba'nın ilk kitabı olan Gül Yürekli Sevdalar, 2019 yılında yayımlanmıştı.
Onun demini almış ömür yazılarından oluşan ve bir öğretmen gözüyle yaptığı
gözlemlerini, anılarını, "bizden alınan ve bize verilenlerin" muhasebesini
içeren bu güzel eseri okuyucularından güzel tepkiler aldı.
İsmail
Zorba'nın ikinci kitabı olan "Kırksekiz'in Yediverenleri" 2021'in ilk
haftalarında okuyucularıyla buluştu.
Kitap,
Prof. Dr. Namık Açıkgöz'ün "Bir Şehrin Dokusunu Hissetmek", Eğitimci-Yazar Ayla
Ağabegüm'ün "Tohum Saç, Bitmezse Toprak
Utansın!" ve Gazeteci-Yazar Özcan Özgür'ün "Mola'da Bir Kent Yazarı" başlıklı
takdimleri ile okuyucularına merhaba diyor.
Kırksekiz'in
Yediverenleri; Arasta, Karabağlar Yaylası, Akyaka, Düğerek, Asar, Hamursuz,
Saatli Kule, Yağcılar, Kadıkahvesi başta olmak üzere Muğla'nın her karış
toprağını adım adım sizlere gezdiriyor. Yazar; duygu ve düşünce dokusuyla
yorumladığı şehri sizlere semt semt, sokak sokak gezdiriyor.
Kırksekiz'in
Yediverenleri, Özcan Özgür'ün ifadesiyle edebî yanı öne çıkan bir sözlü tarih
çalışması... Kırksekiz'in geçmişine, değerlerine, geleneklerine, inançlarına ve
köklerine dair sıcacık öykülerin okuyucuyu yollara düşürecek, bildiği-gördüğü
ama hissetmediği duygularla tanıştıracak güzel bir çalışma.
Mekanların
ve binaların, bilinen hikayelerinin ötesinde o güne dair bilinmeyen
yaşanmışlıklarının ve bugün bize seslenen maneviyatının da olduğunu anlatan
güzel bir derleme.
Bir
eğitim gönüllüsü, mesleğini bir sanatkâr edasıyla sürdüren bir muallim ve bir
Muğla sevdalısı olan İsmail Zorba; Muğla'nın yediverenlerini insanın ruhunu da
besleyen bir üslupla bize sunuyor. Ve bu
sunuş öyle başarılı olmuş ki; Kırksekiz'in Yediverenleri'nin finalinde Fatih
Baha Aydın, Hafize Nizamoğlu, Erdal Çil, Münevver Ongun, Tülay Kayar, Sadettin
Özbek, Ziya Karabulut, Dr. Ahmet Salih İkiz'in güzel yorumları karşılıyor
okuyucuyu.
İsmail
Zorba; her mevsimiyle, her bir semtiyle, her bir sokağıyla, her bir
geleneğiyle, her bir ürünüyle, her bir insanıyla adeta bir yediveren olan
Kırksekiz'i okuyucularına emanet ediyor.
Emanete
sahip çıkalım lütfen!