Yaratılışolarak hepimiz eşdeğere sahibiz. Dolayısıyla da özdeğer yani insanlık onurubakımından hepimiz eşitiz. Ancak toplumsal yaşamın ve yapının bir zorunluluğuolarak her birimiz farklı işlev ve statüye sahibiz.
Eşitleribirbirinden ayıran bu farklılık ise işlevsel bir farklılık. Bu nedenletoplumsal yapıyı oluşturan hiyerarşi ve statüler, sahibine muhatabı üzerindebir üstünlük sağlamaz. Bu hiyerarşi içinde ortaya çıkan ast/üst ilişkisi,işlevseldir, işle ilgilidir. Yoksa insan onurunu da içine alan birastlık/üstlük söz konusu değildir.
Ancak uygulamayabakıldığında, hiyerarşik olarak üst konumda bulunanların onurunun da üstteolduğu, aşağıya doğru insan onurunun da zayıfladığı gibi anlayış ve uygulamaylakarşılaşmaktayız. Böyle bir anlayışın egemen olduğu iş ortamında çalışan birçokkişi, kendisini emri altında çalıştığı kişilerin kölesi, yönetici ise kendisiniemrinde çalışanlarının efendisi olarak görme eğilimi taşımaktadır.
Kavramların zahirinebakıldığında, "köle" ve "efendi" bu çağ için ağır birniteleme olarak görülebilir. Ancak uygulamaya ve davranışların altında yatanpsikolojiye bakıldığında bu düşüncenin varlığı rahatlıkla görülebilir.
Ne yazık ki, saygıhayatımızın her alanından yavaş yavaş çekiliyor. Oysa sosyal yaşamda insanlarınbirbirlerine, iş hayatında ise yöneticilerin çalışanlarına karşı duyduğusaygının düzeyi bize iki konuda mesaj verir:
1. Muhataba baskı ile bir şeyyaptırıp yaptıramayacağı.
İnsan ilişkilerinde saygıazaldıkça baskı da artar. Bu nedenle kurumsal ilişkilerdeki saygı düzeyi, insanlarınmuhataplarına iradesi dışında bir şey yaptırıp yaptıramayacağının da ölçüsüdür.Ne acıdır ki, iş hayatında bazı yöneticiler hiyerarşinin verdiği güç vepsikoloji ile çalışanlarına karşı saygı sınırlarını aşan yaklaşımlarsergilemekte, çalışanları üzerinde psikolojik baskı oluşturmaktadır.
Örneğin, personeline "Memursun, yapacaksın!" ya da "Dışarıda senin yerinde olmayı bekleyenbinlerce işsiz, üniversite mezunu insan var. Beğenmiyorsan çekip gidersin."diyen, özel işlerini yaptırmaya çalışan ya da keyfi olarak çalışanlarının görevyerini değiştiren yöneticiler var.
Bir zamanlar bir üst yöneticibana "Senin, amirinin tercihlerinisorgulama hakkın mı var?" demişti. Elbette bir çalışanın yöneticisininkişisel ve yönetsel tercihlerini sorgulama hakkı yok. Ancak işi/görevi ileilgili tercihlerinde, hele ki mevzuata aykırılık ve keyfilik söz konusu isesorgulama hakkı olacaktır. Aksi durumda bunun adı saygı değil, konformizm olur.Otorite, muhataba baskı ile istediğini yaptırabilmek değil; saygıya dayalı birortam oluşturarak kurallar çerçevesinde işleri yönetmektir.
2. Muhatap ile kurulaniletişimin biçimi...
Kişiler arasındaki saygıdüzeyi, bir diğer yönüyle de sosyal yaşamda ve iş hayatında insanlarınmuhataplarıyla iletişim biçimlerini ve davranışların kalitesini belirler.
Kaza yapan personelininsağlık durumundan önce aracın durumunu soran, doğum izni için gelen personeline"hayırlı olsun" demeden kaçgün izin istediğini soran, akrabasının vefatı nedeniyle izin isteyenpersoneline "başın sağ olsun"demeden iş yoğunluğundan bahseden, asansör kullanımını personele yasaklayan,yemekhanede kendisi için özel bölüm oluşturan, genel yemekhanede kendisine özelyemek takımları olan, personelinin makamına girişine sınırlama getirenyöneticilerimiz hiç de az değil. Oysa doğru olan, kendine özel bir alanoluşturmak değil, bir takım olabilmektir. Kendi istediği gibi değil, sevgi vesaygıya dayalı bir iletişim kurarak işleri yönetmektir.
Günlük yaşamdaki ve iş hayatındaki işlevsel farklılıklar bir üstünlükdeğildir. Statüsü, gücü, unvanı ne olursaolsun insanlar eşit saygıya layıktır. Bu nedenle hiyerarşik olaraküstte olanlar baskı yapma, hakir görme, alay etme, hakaret etme, manipüle etme,mobbing uygulama hakkına sahip değildir. Çünkü birinden güçlü ve itibarlı olmak,ona her şeyi yapma, yaptırma, söyleme hakkı vermez. Daha güçlü olmak, kişiyidaha çok "insan" yapmaz.
Saygı, karşılıklı olduğu zaman bir anlam ifade edenbir değerdir. Dolayısıyla yöneticiler çalışanlarından, çalışanlaryöneticilerinden saygı bekliyorsa; öncelikle herkes kendi ilişkilerini saygıtemelinde şekillendirmek zorundadır.
Yorum yazarak Hamle Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Hamle Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Hamle Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Hamle Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Hamle Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Hamle Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Hamle Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Hamle Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.