Küresel
olarak insanlığa huzur yok.
Büyük
ülkeler küçük ülkelere çöküyorlar.
Yani
emperyalist işgal planları her zaman tıkır tıkır işliyor.
Küresel
gerginlik hepimize de yansıyor.
Ülkemiz
dünyanın en güzel coğrafyasında,
Bir
bu kadar da zor bir coğrafyadayız.
Etrafımızda
nereye baksak ateş çemberi.
Ukrayna-Rusya
ilişkileri bizleri de geriyor.
Savaşlar
topla tüfekle olmasa da yine oluyor.
Rusya'nın
Ukrayna üzerine gergin politikası bizi de etkiliyor.
Biz
bize yeteriz diye söylüyorlar ya,
Biz
bize yetemiyoruz.
Enerjide
dışa bağımlıyız.
İran
gibi bir dostunuz varsa düşman aramaya gerek yok.
İstediği
zaman doğal gaz vanalarını kapatıyor.
Şu
anda da vanaları kapatmış durumda.
Güya
arıza varmış.
Rusya'ya
da doğal gazda göbekten bağlıyız.
Rusya'da
allem edip küllem edip vanaları kapatırsa,
Ülkede
üretim duracak.
Açıkçası
enerjide çuvalladık.
Rusya
gerginliği tek doğal gazla kalmaz.
Ambarlarımız
boş.
Konya
ovamız bir zamanlar tahıl üretim ambarı iken,
Günümüz
de ciddi miktarda buğday ithal ediyoruz.
Burada
da Rusya'ya göbekten bağlıyız.
Rusya
son 20 yılda tahıl üretimini 80 milyon tona çıkartırken,
Bizim
üretimimiz 17 milyon ton üstüne çıkartamıyoruz.
İç
tüketime yetmiyor ürettiklerimiz.
Biz
ne yapıyoruz?
Rusya
kendi ülkesinde ithalatta kota ve sınırlama yaparken,
Sıfır
gümrük vergisi ile ülkemizi ithal tarım ambarı haline getirdik.
Tarım
Bakanımızda 'Ay ne olsun ki, paramız
varda tahıl ithal ediyoruz 'demişti.
Ay
sağol!
Daha
ne olsun ki.
Biz
daha neler yapmadık ki.
Tarımı
öldürdük.
İthal
ürünlerle iç piyasada üreticiyi rekabet edemez hale getirdik.
Çiftçi
olmayı küçümsedik.
Ve
bunun sonucu olarak,
Tarımla
uğraşan kuşak kalmadı.
Tarımla
uğraşanların yaş ortalaması yükseldi.
Genç
nesil artık köylerde durmuyor ve eline gübre bulaşmasına izi vermiyor.
Bu
kuşak değiştiğinde de asıl felaket o zaman gelecek.
Köylerde
çiftçilik yapan anne babalardan sonra yapacak kimse yok.
Toprağa
sırtımızı döndük.
Biz
daha daha ne yaptık ki!
O
kadar celladız ki.
Toprağın
celladı olduk.
Tarım
arazilerini ranta kurban ettik.
İmara
açtık ve sonra rantın binalarına geçtik oturduk.
Topraktan
uzaklaşan ruhumuzla,
Empati
yapma yeteneklerimizi kaybettik.
Toprak
anadır.
Doğadan
kopuk beton içindeki yaşamlar bizleri sevgisiz yaptı.
Biz
daha daha daha neler yaptık ki!
Son
50 senedir,
Yazan,
çizen, siyasetçi, akademisyen,
Tarım
toplumunda,
Sanayi
toplumuna geçiyoruz diye diye,
Tarım
ve hayvancılıktan koparttılar.
Bu
işler güzel işler.
Geldiğimiz
noktaya bakın.
Gece
boyu düşün babam düşün.
Rusya
doğal gazı keserse,
Rusya
buğdayı keserse,
Uykularım
kaçar düşünmekten.
Sonrasında
da koyun sayarsın.
Millet
uyutulurken,
Sen
koyun say, say babam say.
Kaos
ve karmaşa içinde dünya günleri geçiyor.
Ukrayna-Rusya
arasında sıcak çatışmayı öngörmüyorum.
Yazabiliyorum
keşke çizebilseydim.
Dünya
tiyatrosu adı altında,
Pcr,
aşı, kıtlık, enerji darlığı,
Ve
emperyalizmi tek resimde anlatırdım.
Emperyalizme
kocaman bir ağız yapardım,
İnsanlığı
yutarken.
Eyy
insanlık uyan!