Dün
bir arkadaşım aradı, "Farkında mısın pandemide vaka sayısı ve ölüm
sayısında düşüş başladı." dedi, ardından "Muğla'da da düşüş
varmış. Anlaşılan aşılama etkisini göstermeye başladı." diye ekledi.
Ne
olacak bizim halimiz bunlarla bilmiyorum..!
Zaman
zaman kendisinden alıntı yaptığım Av. Emin Özler de geçenlerde "Aşıyı bulduk da, Biontech'ini
arıyoruz... Sırası gelen ses etmeden vurulsun." dedi. Ben de Ondan alıp
"ÇİVİ" de kullanmıştım.
Hala
"Aşıya karşıyız" diyenler çıktığı gibi "Ben yerli aşıyı
bekliyorum" veya "Alman Pfizer / BioNTech olursa olurum"
diyenler çıkıyor. Allah'tan "Amerikan Novovax", "İngiliz
Oxford-Astra Zeneca" ve "Rus Sputnik V" aşısı diyen yok.
"Ben Çin Sinovac aşısına karşıyım" diyen de çok...
Emin
Özler Bey çok kibar yazmış. Böylelerine,
"Şeyi bulmuş da şeylisini arıyor" derler.
Oysa
karşılaştırma yapınca aşıların içinde "en iyisi" olarak "Çin
Sinovac aşısı" öne çıkıyor...
xx xx xx
Geçen
hafta Almanya'da Pfizer/BioNTech aşısı olan 10 kişi hayatını
kaybetti. Norveç'te de aynı aşıyı olan 23 yaşlının yaşamını
yitirdiği açıklandı. Peki ölümlerin nedeni endişe edildiği gibi Pfizer/BioNTech
aşısı mı?
Bilmiyoruz,
tartışılıyor...
Aslında
bütün aşılar tartışılıyor. Tartışılmayan tek aşı "Rus Sputnik V" aşısı.
Ona da kimse güvenmiyor. Rusya ve Çin "demokratik" olmayan
ülkeler. Bu ülkelerin ürünlerine genel olarak kuşkuyla bakılıyor. Ülkemizde Çin
mallarının ünü malum. Taklitçi,
kopyacı ülke...
Tabi
keşke bizde Çinliler kadar kopyacı olabilseydik..!
Aslına
bakılırsa artık Covıd-19'u tanıyoruz ve kendimizi nasıl koruyabileceğimizi
biliyoruz.
İlk
günlerdeki korku, endişe ve acemiliğimiz yok. Şimdi aşı konusunda korku, endişe
ve acemiliğimiz var...
xx xx xx
Herkesin
aradığı güvenilir, etkili ve ucuz aşı. Böylesi yok, ama güvenilir, etkili ve
pahalı olanı var: Çin aşısı... Bu aşıda inaktif virüs teknolojisi
kullanılmış. Türkiye'de çalışılmakta olan aşılarda (yerli) da bu teknoloji
kullanılıyor. Bu aşılar da, ölü virüs verilerek bağışıklık sisteminin virüsü
tanıması ve antikor üretmesi hedefleniyor.
Ölü
virüs, daha önce çiçek hastalığı, kızıl, kızamık, hepatit gibi birçok virüs
salgınında kullanılmış ve başarılı olmuş.. Güvenilirliği de yüksek ama maliyeti
yüksek. Avrupalılar, "kapitalist anlayışın sonucu olmalı"
çalışmalarını "hızlı ve ucuz üretim" için yaparlarken, Çinliler
maliyeti dert edinmeden insan için "güvenilir ve etkili aşı" derdine
düşmüş olmalılar. Pahalı ama güvenilir ve etkili bir aşı üretmişler.
İşte
bu noktada herkesin yanıtını aradığı soru ise "Çin, Türkiye'ye sattığı
aşıyı neden kullanmıyor?" oluyor... Bu sorunun yanıtını da Prof. Dr.
Dilek Arman şöyle veriyor:
"Çünkü
Çin'de bizdeki gibi büyük bir salgın yok. Çin, son dönemde ülke dışından
gelenlerle birlikte 100'lü sayılarla ifade edilecek vaka sayılarına ulaştıysa
bile, bizim gibi acilen salgını sonlandırmak üzere bir silah gereksiniminde
değil"
xx xx xx
Bir
diğer soru da "tedarik" ile ilgili soru..
Av.
Emin Özler'in
"Aşıyı bulduk da, Biontech'ini arıyoruz... Sırası gelen ses etmeden
vurulsun." ifadesi bu noktada daha da anlamlı hale geliyor. Çelişkili
açıklamalara bakılırsa, tedarikte sıkıntı var.
Kim
ne derse desin Çin Sinovac aşısı güvenilir ve etkili görünüyor. En
azından şu anda Avrupa'da ve Amerika'da üretilen aşılar kadar
tartışılmıyor.. Çağrıldığınız zaman düşünmeden gidin aşınızı olun. İlk etapta
sağlıkçılar aşılandı. Sinovac'ın ne kadar etkili olduğu konusunda kim ne
derse desin sağlıkçılarımızın Mart ayında antikor üretmiş olmaları
gerekiyor. O zaman oranı görür anlarız.
En
önemlisi şu ana kadar bir yan etkisi görülmedi ve ölen de olmadı...
Araştırmalara
göre aşıya karşı olanların oranı aşılama başladıktan sonra düşmeye başladı.
Daha da düşecektir. Umarız kampanyanın sonuna gelinceye kadar "aşıya hayır"
diyen kalmaz. Şu anda aşılanma hızında Dünya'da en başarılı ülke biziz.
Aşılanma sonunda vaka ve ölü sayısının sıfırlanmasında da en başarılı
olabilmemiz için uzmanlara göre 130 bin doz aşı lazım. Bu aşıyı tedarik
edip 6-7 ayda uygulamamız gerekli.
Başarabilir
miyiz derseniz, sağlıkçılarımız başarır, ama tedarik sağlanırsa...
Sorular
malum; Çin acaba Doğu Türkistan'a destek olmamamızı veya olmayacak başka bir
şey istiyor olabilir mi? Çin talebi karşılayamıyor mu? Yoksa paramız mı yetmiyor?
Bence
sorun "aşıya direnenler" değil, sorun bu sorular konusunda herkesin
kafasının karışık olması ve kamuoyunda "aşı olamama" kaygısının
yaygınlaşmaya başlaması olması..!
xx xx xx
Gerçekten
de son günlerde rakamları bilinmese bile vaka ve ölüm sayılarında düşüş
hissediliyor. Bunun elbette aşılamanın başlaması ile bir ilgisi yok. Ancak
aşılamanın özlemini duyduğumuz "toplumsal morali" geri getirdiği de bir
gerçek...
Moraller
yükseldi, umutlar yeşerdi.
Vakalarda
ve kayıplarda düşüşün sebebinin de "kalabalıklar" oluşturduğumuz
mekanların kapalı olması, mesailerin kısaltılması ve 65'liklerin temelli
evlere kapanması yanında hafta sonları da herkesi evlere kapanması olduğu da
bir gerçek...
Keşke
personelin "dönüşümlü" çalışmaları da bir süre daha devam etmiş olsaydı...
AB ülkelerinden
çok daha iyiyiz. Ancak yaz aylarında şımarıp Kasım-Aralık'ta yaşadığımız
"dehşeti" yaşama ihtimalimiz de hep var... Bunu istemiyorsak, "şımarmamalıyız";
dikkati elden bırakmamalıyız. Hiçkimse kendini düşünmemeli; hepimiz
birbirimizi düşünmeliyiz. Bu kaostan birlikte çıkmak istiyorsak dikkati elden
bırakmamalıyız. "Aşı da geldi" deyip gevşememeliyiz...
Aşı
olanlar da "Tamam ben kurtuldum" diye havaya girmemeli. Kovid-19'dan
tek tek kurtulma şansımız yok... Tek kurtuluş "toplu bağışıklık"...
O
yüzden aşılamada "aşılandık şımarıklılığı ve aşı tercih lüksü" içine
girmemeliyiz...
xx xx xx
Nüfusumuza
göre tedarik sağlanabilse inanıyorum ki en geç Nisan-Mayıs gibi
Türkiye'de aşılanmadık kişi kalmaz. Ki Muğla'da 13 bin kişi
oldukları belirtilen sağlık teşkilatının aşılanması Salı günü
tamamlandı. Sağlıkçıların içinde nedendir bilen yok, emekli sağlıkçılar da var.
Çarşamba günü de
huzurevi sakinlerimiz ile Muğla'da 6 bin kişi oldukları belirtilen
90 yaş ve üstündekilerin aşılanmaları tamamlandı. "85 yaş üstü"
kişilerin aşılanmalarına da dün başlandı.
Gerçek
Türkiye olarak, millet olarak büyüğüz. "İnsan
yanımız" başka yerlerde yok. Belki de 80 milyonu aşılatacak bütçemiz yok.
Bilmiyoruz, ama "Bu yaştan sonra aşılansalar ne olacak" demiyoruz. Kendimizle
gurur duyalım...
Dün
sanıyorum, 85 ve üstündeki vatandaşlarımız yanında engellilere ve kronik
hastalığı olanlara da geçildi. Bugün 65 yaş üstü bireylerin aşılanmasına
geçilmiş olmalı... Olmadı, yarın geçilir.
Muğla
iyi gidiyor. Hafta sonunda aşılamada ilk aşama sona ermiş olabilir.
- İkinci aşamada
ise hizmetin sürdürülmesi için gerekli öncelikli sektörler aşılanacak. Buna
göre Milli Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı çalışanları ile kritik
görevde bulunan kişiler aşılanacak.
- Üçüncü aşamada
ise artık yaş kriterine geçilecek. İlk olarak 40-49 yaş arası bireyler
aşılacak daha sonra yaşlar azaltılarak son etapta 18-29 yaş arası
kişiler aşılanmış olacak.
-
Dördüncü ve son aşamada ise sırası
geldiği halde aşı yaptırmayanlar aşı olabilecekler. "Aşıya hayır"
diyenlere bir fırsat daha verilmiş olacak...
Tabi
bütün mesele tedarikte...
xx xx xx
Ülkemizde
pandemiyle mücadelede yeni bir aşamaya geçmiş bulunuyoruz.
Toplumda
aşı olup bağışıklık kazanan insanların sayısının belli bir eşiğe yükselmesiyle
birlikte, virüs, nüfuz edemeyeceği bir duvarla karşılaşacak ve başka
salgınlarda yaşandığı gibi saldırısında yenik düşecektir.
Savaşın
bu evresinde zaman faktörü çok önemli. Virüse karşı başlatılan aşı
kampanyasının yüksek bir tempoda ve süreklilik içinde, kesintisiz bir şekilde
yürütülmesi gerekiyor. Eğer bu yapılabilirse, Nisan-Mayıs gibi
bakarsınız "İkinci Yeni Normale" geçebiliriz.
Bunun
için ille de "tedarik" diyoruz. Ve ben Haziran'a kadar herkesin aşılanacağını
umuyorum...
--------------------------------------------
GÜNÜN
SÖZÜ: Eğer kaçamıyorsan, insanlar hep çevrendeyse,
gülümseyerek ağlamayı öğreniyorsun.
-İçimdeki Deniz
ÇİVİ
Muğla'da
151 bin 672 öğrenci 3 haftalık yarıyıl tatiline girecek. Arkadaşım "Onlar
okulda mıydı?" dedi.
Beni
Bi Gülmek Aldı:)))))